8 Ocak 2009 Perşembe

hanıma bi sorayım!..

Sabahtan beri birşeylerle uğraşıyorum. Akşamı çoktan ettik. Epey de yoruldum. Ne iş yaptım bugün diye bakıyorum. İki paragraf yazı yazmışım. Bu tez bitmeyecek arkadaş! İşin ilginç yanı uğraşıyorum da birşeyler yapmak için. Neyse sıkmayım canınızı.

Sabah saatlerinde bizim okulun mali işler bölümünü aradım. Derdim, ayrıldığım lojmanın depozito ücretinin hesabıma neden yatmadığını öğrenmekti. Mali işler bölümündeki görevli okula 2200 tl -yeni YTL:)- borçlu olduğumu söyledi. Para beklerken borçlu çıktık bir de. Söylediğine göre avans çekmişim. 'Ben avans mavans çekmedim' gibi abuk subuk tepkiler vererek kapadım telefonu. Sonrasında birkaç yeri daha aradım. TÜBİTAK ile bizim okul arasındaki bir kopukluktan kaynaklanan bir sorun çıkmış. İki bankayla görüşüp saatlerce telefonda konuştuktan sonra 1100 YTL borcum olduğu söylendi. Bir de pişkin pişkin 'taksitlere böleriz' dendi. Ne taksidi ne borcu kardeşim derken mideme ağrılar girdiğini farkettim. İşi biraz daha eşeleyip benim durumumda olan ve bundan benim gibi bir yıldır haberi olmayan diğer insanlara da ulaştım. Daha etkili bir salvoyla bu parayı ödemekten de kurtulacağız sanırım. Kontrolsüz güç güç değildir. Örgütlü güç adamın a... koyar. Neyse sinirliyim, terbiyesizleşmeden bu yazıyı noktalamak istiyorum.

Öğle saatlerinde Sait geldi. Kendine Koç'tan kız arkadaş yapmış. Biz kaç senedir buradayız bir kere gelmedi, kızla tanışınca iki haftadır kafamı sikti gelicem gelicem diye. Hatta, beyefendi kıza sürpriz yapacak diye kimya sınavının tarihini ve yerini bile araştırmışlığım var:) Nelerle uğraşıyoruz, sonra da Türkiye'de bilim yapılmıyor diye bize kızıyorlar. Kardeşim bizden talep ettiğiniz hep karı-kız işleri, bir gün de Emrecim n'olucak bu ekonominin hali diyen oldu mu aranızda? Abi paramı dolara mı yatırayım diye sorup dalga geçenlerinizi ayrı tutuyorum:) Sait, kız arkadaşı ve onun bir arkadaşıyla yemek yiyip kahve içtik. Öğle saatleri hızlıca geçti.

Saat 4'te HSBC'nin başekonomisti gelip, kriz üzerine konuşacaktı. Konuşmacıyı, ekonomi bölümünden Sumru Hoca davet etmişti ama kendisi bugün hastalanmıştı. Ziya Hoca'nın da toplantısı vardı. İhale bize kaldı. Konuğu karşılayıp, sunum için gereken hazırlığı yapacak, konuşma sonrasında da kahve içmeye götürecektim. 

Konuşma gayet başarılıydı. Sunumun sonunda iş bulmak ve adamla tanışmak ümidiyle yalakalık yapan MBA ve ekonomi öğrencilerinin katkılarıyla epey de uzadı. Sonrasında ben ve Sumru Hoca'nın asistanı Meltem konuşmacıyı -adet olduğu üzere- kahve içmeye davet ettik. Adamcağız da kibarca 'hanıma bi sorayım' dedi. Geç kalmıştı, eve dönecekti. Sonra uzun uzun telefonda konuştu. 

Adama birden kanım ısındı. Müthiş bir ortaklık duygusu hissettim. Kahveleri keyifli bir sohbet eşliğinde içtik. Sonra da uğurladık kendisini. 

Bir süredir, 'hanıma bi sorayım' hissiyatıyla yaşıyorum. Bu karşı tarafın sizi kısıtladığı ya da her yaptığınızdan haberdar olmak istediği anlamına gelmiyor. Sizin, hayatınızı paylaştığınız kişiye dair sorumlu olduğunuzu hissetmenizden kaynaklanıyor olmalı. Bir nevi hayatı ve ortak geçirilen zamanları paylaşma hali. 

Büyüyoruz, değişiyoruz. Tek tabanca değiliz artık...

Bunu alan bunu da aldı:

(bkz. konu komşu ne der)

(bkz. mütemadiyen iğrençleşerek: çocuklar duymasın)

 

4 yorum:

emre dedi ki...

İpekcim yok öyle bişi. 'bunu alan bunu da aldı' diyip çocuklar duymasına referans vererek oradaki kadın-erkek ilişkisi dinamiğine dikkat çekmek istemiştim. Bir de ileride o da olur bağlamında çocuklara. Ama şu anda kesinlikle yok böyle bişi. Lütfen yanlış anlamalara mahal vermeyelim:)

Hem sen ne zaman geliyorsun bize? Valla hala olsan çocuğu ziyarete bile gelmeyeceğinden korkuyorum. Migrosa falan gidersin kesin sen:)

emre dedi ki...

son yorumunda bi nevi 'sana laflar hazırladım' tadı yakaladım. blöf yapmayla olmuyor bu işler İpek hanım, restini görüyorum ve elinizdeki kozları açın diyorum:)

chanbong dedi ki...

hanima sorali haftalar oldu, yaz artik! :)

emre dedi ki...

efenim iki ay daha sabredin. yazıları size elden teslim edicem:)

biletleri aldım. program büyük ölçüde şekillendi. 5-8 Nisan arası NY'dayım. o arada araba kiralayıp kuzey rüzgarı almak istiyorum.