15 Ekim 2008 Çarşamba

ebru

Henüz 'ebru'yla ilgili bilgim 'ben dün ebru yaptım' düzeyinde olduğu için bu yazıdan çok fazla birşey beklememek gerekiyor. Bu arada Ebru da bu adamın 'hayatına giremeyen' başka bir kızın adı mı diye düşünen -ki ilk cümleden sonra hala bunu düşünüyorsa ciddi sorunları var demektir- kişilerin de hevesini kursağında bırakacağım. Bir bezeme sanatı olan 'ebru'dan bahsediyorum.

Koç'taki ilan panosuna asılan ilanlar genelde ilgimi çekmez. Çoğunlukla kariyer planları, MBA toplantıları, tekno müzik partileri gibi şeyler olur. Ebru Kulübü'nün ilanı ise tanıtım toplantısı için beni kulüp odasına kadar sürükledi. Kısa bir bilgilendirme toplantısının hemen ardından ilk ebru deneyimimi de yaşamış oldum. Hiç de fena sayılmazdı. Belki büyülenmedim ama çok hoşuma gitti.

Ebru'nun kendine has ilginç terimleri varmış: tekne, kitre, biz, sergen gibi. Benim öğrenebildiklerim şimdi bunlar. Ebru'yla ilgili şeyleri öğrendikçe paylaşmayı düşünüyorum.

Bir de farkettim ki inanılmaz kafa açıcı bir aktivite. Ebru yaparken aklıma çok hoşuma giden bir statement of purpose (sop) girişi geldi.

Kısacası ben sevdim. Tek kusuru kalabalık gruplarda zaman kaybının çok olması. Umarım yarım bırakmam.

2 yorum:

emre dedi ki...

Kafamı açarken aynı zaman da kafa da yapmış olsa gerek ki sop'u state of purpose olarak yazışım. Boyaların kokusundan sanırım.

cevvar dedi ki...

hastalikli bir ruh yapisina sahipsin